18 Aralık 2011 Pazar

Gitmek ya da Kalmak? İşte Bütün Mesele Bu!

Gene buldum o şarkıyı.
Tam da gitmek ve kalmakla kafayı bozmuş iken.
Üstüne yetmezmiş gibi Kedi’den aldığım New York Seyir Defteri’nde gene o şarkının sözlerine yani o şiire rastladım. Konstantin Kavafis’in şiiri.
Hem de üstüne güzel bir gitmek ve kalmak meselesi  yazısı.
Allah sonumu hayır etsin!

....
*GİTMEK VE KALMAK
Bu, ‘olmak ya da olmamak’ kadar ciddi ve yaşamsal bir ikilem, karşıtların en acıtıcı birlikteliğidir ve yan yana durması en olanaksız bir ikilidir.Gitmek ve kalmak,ateş ve baruttan beterdir. Yani, ya gidersiniz, ya kalırsınız. Çünkü ikisini bir arada yaşamak diye bir şey yoktur.
….
Gitmek göze alabilmektir. Gitmek tehlikelidir. Gitmek merak etmektir, riski göze alabilmektir. Gitmek radikal bir değişim cesaretidir. Gitmek, kaçmak değildir. Gitmek ve kaçmak birbirine asla benzemeyen iki harekettir. Kaçmak panik ve kararsızlık ruh durumlarında gerçekleşirken, gitmek için soğukkanlı ve kararlı olmak –şart olmasa bile- gereklidir.
….
Ancak sabit bir yerde yaşayan kişi gitmek eylemine kalkışabilir. Çünkü gitmek, kalmayı veya durmayı bilmek demektir.
Kalmak güçtür. Kalmak, kabul etmeyi veya kalınan yeri değiştirmeyi gerektirdiği için güçtür. Kabullenmek, kendi karakterini yaşayamamak tehlikesi barındırır içinde ve bu tehlike kederli bir renk katar kalmak eyleminin duruşuna. Kalınan yeri değiştirmekse, bir terzinin bir elbiseyi düzeltmesi kadar çileli bir iştir. Bütün terziler yeni bir kumaştan taze bir elbise dikmeyi tercih ederler.
 
**Adı:ŞEHİR
  ‘’Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim’’ dedin
  ‘Bundan daha iyi bir şehir bulunur elbet
  Her çabam kaderin olumsuz yargısıyla karşı karşıya
-          bir ceset gibi – gömülü kalbim
  Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
  Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam
  Kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün
  Boşuna bunca yılı tükettim bu ülkede’
  Yeni bir ülke bulamazsın
   Başka bir deniz bulamazsın
  Bu şehir arkandan gelecektir
  Gene aynı sokaklarda
  Dolaşacaksın. Aynı mahallede koşacaksın,
  Aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
  Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda
  Başka bir şey umma –
  Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte
  Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde.

(*)   New york seyir defteri, Buket Uzuner
(**) Konstantin Kavafis



8 Aralık 2011 Perşembe

Diego Rivera 125 Yaşında

Sana iyki doğdun desem mi bilemedim Diego!
Ama sen doğmasaydın o tabloları yapacak mıydı Frida!
İyki doğdun Diego! Kocaman şişelerden içen adam. Duvarlara kendi gibi dev freskler yapan komünist, koca gülüşlü koca adam.
Meksika’da bekleyin beni Frida ile birlikte. Geleceğim Mavi Evi’nize…
Beni de çiz duvarlarına, Frida bana da kahvaltı hazırlasın, benle birlikte gezin Fransa’nın galerilerini, birlikte sıkılalım o küçük odalı evlerde.
Beni de çekip alın bu zamandan. Mavi Evi’n bahçesinde, köpeklerinizle maymunlarınızla havuzun başında resmimi yapsın Frida. Bana da o giysilerden giydirsin. Amerikalı çocuklar benim arkamdan da koşsun beni sirkten biri sanıp.
Gördün mü Diego bendeki sen Frida olup çıktı içimden.
Kızma bana. İyki doğdun Diego Rivera. Sonsuzluğunu kutlayalım 125. yaşında!

4 Aralık 2011 Pazar

Havra Sokağı Kafalı

Sıkıldım durdum bugün. Ben pazarları dışarıda olmayı hiç sevmem. Herkes dışarı çıkar ya ben illa evde olacağım. İlla gıcık olmam lazım ya ondan herhalde bu halim.
3 haftadır evin temizliği bana bakıyor. Pof ne gıcık şey! Bana Bursa’daki öğrenci evim gibi, bir göz oda bir de banyo yeter oysa. Ne gerek var büyük eve.
Neyse, temizledim parlattım ya bitti.
Başka bir şey de yapamadım ki. Matematik çalışayım dedim baktım birkaç işlemi yapamıyorum, yıkıldı dünya başıma. Ih yok moral bozmayacağım bugün.
‘Var mı aşktan öte,varsa sen söyle’ diyor şarkıda.
Kedi’de aşk da konuşulacakmış pazartesilerin birinde.
Konuşulsun da bu işin matematiğine inmek saçma geliyor bana.
Yok aşkın ömrü 3 yıl yok beyinde bir şeyler salgılanıyor.
Hey allam ne gerek var bunlara, hissetmek yetmez mi?
Ha bu arada âşık olanlar ölümü düşünmezmiş. Doğru tabi, aşktan mıdır gençliğimden midir artık, ölümü düşünmem ki ben, hem de daha yeni dedemi kaybetmişken.
Ha bir de aşıklar teknolojik aletleri çabuk bozarmış! Şaşakaldım! Bu kadar çok pc bozmamın nedeni bu demek! Dedim ama ben, durduk yere bozulup duruyor bu pc ler meğer aşktanmış ayol! JJ
Sevdikçe ölmeyeceğiz.
Can Yücel de öyle demiyor muydu?
‘Ben seni sevdikçe ölmeyeceğim’
Bize ölüm yok… Bu da Grup Yorum’un şarkısı gibi oldu.
Tanrım şiir gibi şarkı gibi konuşuyorum! J Anlaşıldığı üzere egom tavan!
Sanırım buaralar fazla çikolata yiyip kahve içiyorum. Biri beni durdursun! Yok vazgeçtim durdurmasın, iyiyim ben böyle. Hem mp3 çalarımı da aldım sonunda, kafamı sokuyorum bereme durmak ne mümkün!
Durmazsam eğer bu yazı hızıma dayanmaz ve iyice Havra Sokağına döner! GittimJ