30 Mart 2012 Cuma

30Mart972 Kırda Vurulanlar

Mahir Çayan
Sinan Kazım Özüdoğru
Hüdai Arıkan
Ertan Saruhan
Saffet Alp
Sabahattin Kurt
Nihat Yılmaz
Ahmet Atasoy
Cihan Alptekin
Ömer Ayna
Kızıldere Katliamının sorumluları elbette(!) hala serbest.
Bi de bu şarkı var. Bunu Kemal Sunal bi filminde de söylerdi, çok severdim. Ama hüzünlüyüm işte dokunuyo bu gece bana herşey :)

Başka türlü olmayacak bu gece

Bu gece güzel bi gece... Sade bi sessizlik... Uzun zamandır dinlemediğim duru sözler, melodiler...  Lakin kahveme kattığım konyak midemi ezdi. Olsun gene de güzel :)
Bu gecenin bi anlamı var. Yanlış anlaşılmasın, hiç hazzetmem böyle her bi şeye anlam katan tiplerden, kasmam, rahatımdır :)
Ama bu gece başka. İçimden başka türlü yaşamak gelmiyor. Acı çekmenin verdiği bi haz var, türkülerle, şiirlerle daha da güzelleştiriyorum bu hüznü. Hoşuma gidiyor :)
 


26 Mart 2012 Pazartesi

Mimin Mimim oldu

Peki madem mimlendik, kaçmak da bi yere kadar.

1- Kendini seviyor musun?
Elbette! Hem de çok :) Tabi her insanın iyi kötü yanları var, benim de var ama her halimle kendimi kabulüm.


2- Yapmaktan hoşlandığın şeyler?
Şöyle güzel bi film, güzel bi kitap, güzel bi arkadaşla lakırdı, güzel bi içki sofrası...


3- Hedeflerin neler?

Hedefim var da söylemicem. 

4- Nefret ettiğin şeyler?
Olumsuz insanlardan hoşlanmam, böyle bi uğursuz bakışlar, gülmeyen yüz, ufacık şeyi dağ gibi yapanlar... Sora bunun riyakarı var, kendini bi halt sananı var...


5- İlham aldığın kişiler?
Henüz öyle bi kişi yok.

6- Favori şarkıların, filmlerin, kitapların neler?
Bunun cevabı uzun... Öncelikle kitaplar; Sunset Park, Kış Günlüğü, Masumiyet Müzesi, Mülksüzler, Veronica Ölmek İstiyor, Kalanlar, Yaşamın Ucuna Yolculuk, Ruhlar Evi... Filmler; Guguk Kuşu, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, Zamanda Bir Yerde, When Nietzsche Wept, We for Vendetta, Cinnet...
Şarkılar; Wish you were here, Echoes, Stars, eski türk filmi müzikleri...


7- Birisinin yazdığı ölüm notunu bulmuş olsan ne yapardın? Ölmeden önce yazmış olduğu?

Hafiye gibi çalışabilirim, kimmiş neyin nesiymiş, neden ölmek istemiş, bir sırrı mı varmış, kimle sorunu varmış... Tutmayın beni

8- Kendini tek bir cümle ile anlatabilir misin?
Anlatamam

24 Mart 2012 Cumartesi

Midesi Kocaman Şehir

Önce bi mide bulantısı ve can sıkıntısı. Çünkü şehrin göğünü delme çabasıyla yığınla gökdelen, rezidans vb döşenmiş. Bi ucube, bi 'şey'lik hali... Neyseki güzel bir uykudan sonra ışıl ışıl ve sıcacık bi gün başladı. Heyecanla başladı. Denizin kokusunu içime çekemesem de Boğaziçi' nin seyirlik hali tadından yenmedi. Bol bol fotoğraf, bol bol yürüyüş, bol bol seyir... Yosunlu ağaçlar ve taşlar, kediler... Boğaziçi' nin güzelliği arkadaş buluşmasını geciktirdi neyseki bol özlem bu gecikmeyi affettirdi. Sonra şehrin ışıklı, çok insanlı ve gürültülü sokakları bizi midesine indiriverdi. İtiraz etmedik, hoşumuza gitti, biraları tokuşturduk. Sen gitme, kal bu şehirde.  



15 Mart 2012 Perşembe

Arabesk

Bugünlerde bana bi haller oldu! Bir Bergen'dir gidiyorum, yolda, evde 'eller alldııığğğ ellerrr aldıığğğğğ!'
Eğleniyorum. Zaten benim bu şarkıyı söylemem şarkı söylemekten çıkıp etrafımdaki güldüren bi oyuna dönüyor.
Eğleniyorum derken, Kış Günlüğü'nü okumak da çok keyifli. Dışarda hava soğuk, ben masayı kaloriferin önüne attım, sıcak da koca bi tas çayla tadından yenmiyor.
Bi yandan Bergen dinliyip bi yandan Paul Auster okuyan halimi düşününce gene eğlenmeden edemeyeceğim. Hayır içimde bi arabesk var da ben ondan mı kendimi kitap yazı çiziye verdim de içimdeki arabeski bastırmaya çalışıyorum acaba? Aramızda bi psikolog varsa bilinçaltıma inmesine izin veriyorum :)
Yakında güzel ve yine eğlenceli olmasını umduğum bi yolculuğa çıkıyorum. Gözümü karartırsam yolculuğum ebedi bi hal alabilir :) Daha güzel fotoğraflar çekip, daha ilham verici sokaklarda yürüyebilirim. İzmir'in suyu çıkmadı ama biraz değişiklik fena olmaz.
Bu arada serbest bırakılan gazetecilere sevindik hemen ardından kısasa kısas gibi Sivas'a öfkelendik ama sora öfkenin şiddetini bi kenara koyunca ne bekliyorduk ki dedim... Yakanların avukatları devlete hükümet eden partinin milletvekilliğini yapıyor daha bi sürü böyle saçma mide bulandırıcı gerçek... Ne bekliyorduk ki... Ama hani insanlık suçlarında zaman aşımı olmamalı diyorlardı... İnsan yakmak insanlık suçuna girmez mi yani?..
Bu öfke bitti ardından Medya Mahallesi'nde Nedim Şener'i izlerken ma'aile sarsıldık. Nedim Şener, Müyesser Yıldız'ın tek başına kocaman ve hiç ısıtılmayan bir yerde tecritte tutulduğunu ve Doğan Yurdakul'un kızının cezaevine girişte yaşadıklarını anlatırken önce çenesi titredi ardından koyverdi. Tabi biz de topluca kendisine eşlik ettik :)
Bugün de Müyesser Yıldız'ın yalnızlığına ortak olması için, bir kedi istediği haberini okudum. Isıtılmayan kocaman koğuşunda bir kediye sarılmak onu ısıtacaktır da :( Üzülsem mi biraz, azıcık da olsa tebessüm mü etsem bilemiyorum...
Böyle geçecek günlerimiz, bir yandan eğlenirken bir yandan hep teklemeyecekler ruhumuzu... Bu galiba bu ülkede doğan, yaşayanların ortak kaderi...
Son gecelerde İzmir'e hep yağmur yağıyor. Hem de böyle bi hüzünlü hüzünlü. Birkaç gece önce de eve dönerken yağmurun hüznünden midir, içkiyi fazla kaçırmışlıktan mıdır, çocukluğumdan beri beni çok mutlu eden o Karşıyaka tabelasını görmekten midir şu şarkı beni daha fazla vurdu. Hem o yağmuru hem de o şarkıyı ekleyip yine kaçayım!

14 Mart 2012 Çarşamba

Kararmış Yüreğin Hiç Işığı Olmaz

Bazen tek bir kelime bile yüreğimizin sesine karşılık gelemez...
''Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz, bilmez misin ki türküler yanmaz''

8 Mart 2012 Perşembe

Masumiyet Müzesi

İnsan bir kitabın ardından ne hisseder? Boşluk, yokluk, eli böğründe kalmışlık, piç gibi ortada bırakılma :) Bende böyle oluyor sizi bilemem... Ben şimdi n'apıcam hissinden allak bullak oluyorum. Çivi çiviyi söker, yapamıyorum hemen. Önce bi idrak etmem, kabullenmem gerekiyor. Sevginin güzel bişi olduğunu biliyorum, deneyimliyorum. ( Deneyimime sağlık :P ) Ve yeni bişi daha fark ettim sevgiye dair, sevgi; dikkat etmek de demek. Mesela karnının ağrıdığını yüzünden anlarsın, elinde yeni bi çizik mi olmuş fark edersin, sabah uyandığında yüzünün senin yüzünü ilk gördüğündeki gülümsemesini bilirsin, kızmakla suskunluk arasındaki çizgiyi bilirsin, biranın dudaklarında bıyığında bıraktığı ıslaklığı bilirsin. Korkmak da var sevginin içinde. Telaşa kapılabilirsin yüzündeki bi yoksunluktan.
Ben en son on yıl evel bir Orhan P. okumuştum lakin kitabın adını hatırlayamıyorum. Ve bu hafızasızlığın nedeni kitabın sonunu getirememiş olmamdan da kaynaklanıyor olabilir. Ve bir süredir de kitaplığımı temizlerken elime gelen ve bi yere sıkıştırdığım Masumiyet Müzesi'ni arkadaşımın ısrarıyla sıkıştırdığım yerden çıkardım. Ben genellikle hayatını bildiğim yazarları okurum. Kitabın yazarıyla ilgili herşeyi bilirim. Merak ederim bunu yazan kimdir nedir. Orhan Pamuk'u merak etmedim şu zamana kadar. Bunda biraz, popüler oluşu beni ondan itmiş olabilir. Başka bir kitabını okumaya elim gider mi bilmiyorum. Bende bıraktığı bu tadın gram da olsa azalmasına gönlüm razı olmayacak gibi...
Kitabı okurken hissettiğim en yoğun duygu, sevginin dikkat olduğuydu. Sevgilinin eşyalarına dokunma, onlardan hissetmeye, kokusunu duymaya çalışma ve sonunda bunu müzeye vardırma işi hangi arzuya girer?.. Tutku, bağlılık, yarım kalma...
Sevginin ayrıntılarla daha da güzelleştiğine şaşakaldığım satırlardan birkaç satır yazacağım. Etkisi aynı olmamakla birlikte azcık yararı da olabilir kitaba yönelmek için :)


...Bazan Füsun öyle güzel esnerdi ki, bütün dünyayı unuttuğunu ve kendi ruhunun derinliklerinden daha huzurlu bir hayatı, tıpkı sıcak yaz günü soğuk bir kuyudan kovayla su çeker gibi çektiğini düşünürdüm.
... Bazan Füsun'un masanın altında ayağını terliğinden çıkardığını hissederdim.
... Bazan kimse bakmazken, sofradaki irmik helvasından bir kaşık daha alırdım.
... Bazan Zaman'ı bütünüyle unutur, ''şimdi'nin içine yumuşacık bir yatağa yatar gibi yayılırdım.
... Bazan televizyondaki iki program arasında Füsun buzdolabından soğuk su çıkarır, Tarık Bey yukarıya tuvalete giderdi.
... Bazan elektrikler kesilir, karanlıkta sigaralarımızın kızıl uçlarını görürdük.
... Bazan ''Resmine bakalım mı Füsun?'' derdim ben ve bazan bakardık ve o zaman Füsun'la yaptığı resme bakarken, her zaman mutlu olduğumu anlardım.