27 Ağustos 2014 Çarşamba

Adeta Çorap Söküğü

En sevdiğim yazarları düşündüm bir an. Mesela biri bana en sevdiğin yazar kim dese,  ne derim… Aklıma hemen İhsan Oktay Anar geldi, sonra Ursula K.Le Guin geldi, sonra Isabel Allende sonra Paul Auster sonra… Sonra biraz durdum ve yuh dedim Tezer Özlü’yü Sevgi Soysal’ı nerde bıraktın!
Yazarlar değişik ilham kaynağı. Mesela Paul Auster okuyana kadar Amerika umrumda değildi, hep aşağıladım hep sevmedim. Sonra Paul Auster’dan sonra Brooklyn’e taktım. Hani bir şeyi aklınıza koydukça hep o şeyle ilgili bilgilere rastlarsınız ya, her yerde Brooklyn’e rastladım. Sonra o aralar sevdiğim kadın ressamlardan olan Georgia O’keeffe’in hayatını didiklerken onun doğduğu Wisconsin ve sonraları ünlü fotoğrafçı Alfred Stieglitz’le yaşadığı New York’la birlikte Amerika’ya burun kıvırmalarım yeni bir heyecana dönüştü. Bu sırada Kabasakal’ın Amerikan siyasi tarihi bilgilerinden yararlanarak harita üstünde de gezinir oldum. Amerikan tarihiyle ilgili bir şeyler okumaya başladım. Şimdi işi biraz büyütüp Milli Eğitim Bakanlığının Amerika’ da yurt dışı yüksek lisans bursunun peşindeyim. Hayalimin başındayım takipteyim :) Tabi başka seçenekler de var. Mesela Barcelona, Katalanlar, Endülüs… Muhteşem Endülüs mimarisi, erken dönem Osmanlı mimarisiyle iç içe ve benim için şahane bir araştırma alanı.  Ya da İngiltere’ de Bizans Mimarisi. Burada birkaç üniversite Türkiye’den öğrencilere Bizans çalışma olanağı veriyor.
Şehirler hayatımın her döneminde bana ilham verdi. Örneğin ben ortaokulda İtalya’yı, Floransa’yı tanıdığım için sanat tarihçisi oldum. Floransa bana ilham vermeseydi belki maliye okurdum! Hah hay şaka, elbette okumazdım!
Mesela instagramda özellikle Avrupa’dan ve Amerika’dan insanları takip ediyorum. Elbette bu insanların da yemek, selfie, makyaj gibi ıvır zıvırla uğraşanlarını değil,  yaratıcı ilham verici fotoğraflar çekenlerini takip ediyorum. Örneğin Kuzey Avrupa mimarisini oldum olası severim ve burada yaşayan birkaç kişinin fotoğrafları çok heyecanlandırıcı. Ya da MoMA yani The Museum of Modern Art var ki!
Hiç gitmediğim bir memleketin insanından o şehri öğrenmek, o şehir insanlarının neler ürettiğini görmek şahane.
Gitmeyi umduğum ülkelere şimdilik bu şekilde yakınlaşmak da güzel.

Her şey ufak bir heyecanla başlıyor. Sonra büyüyooor da büyüyor!