13 Kasım 2011 Pazar

Toplumdan Beslenen Sanat

Sanat yaşamdır. Sanatçı toplumda yaşayan bir bireyse onu yaşamdan, toplum gerçekliğinden ayrı tutmak mümkün değildir. Sanatçı, geleneklerinin, eğitiminin, ulusal eğilimlerinin, politik ve ekonomik etkenlerin, dini inançların hatta iklimlerin yani çağın, dönemin, toplumun gelişimlerinden etkilenir. Tüm bunlardan doğan, yaratılan, sanat ürünüdür.


Bu yazıya konu olacak sanatçılar, toplumun yukarıda sayılan tüm etmenlerinin yoğurduğu sanat ürünleriyle, sanat tarihinde önemli yer edinmişlerdir.


Gustave Courbet, Jean François Millet, Honore Daumier, 19. yüzyılda Fransa’ da Realizm akımının önemli öncü sanatçılarıdır. Sanatçılar, yaşadıkları dünyayı gözlemleyerek gerçekçi resimler yapmışlar, dönemin yapısına uygun olarak resimlerinde köylüler, işçiler kısaca emeğin konusuna yer vermişlerdir.


Sanatçılar, hem klasik hem romantik sanatın yapaylığına karşı çıkmışlar, o güne değin önemsenmemiş toplumsal sınıfların konu edildiği sanat ürünleri yaratmışlardır.


Gustave Courbet, realist akımın öncüsü ve ateşli savunucusu olarak, birçok resminde, olayları olduğu gibi aktarmış ve sanata bakışını şu kelimelerle ifade etmiştir: İlkelerimden kıl payı olsun sapmadan, vicdanıma bir an olsun yalan söylemeden, birisinin hoşuna gitmek veya kolay satabilmek için bir karış tuval olsun boyamadan, hep yalnızca kendi sanatımla yaşamımı kazanacağımı umut ediyorum.’


Courbet, sanatçı duyarlılığına sahip ve politik konularla ilgilenmiş, Sanatçılar Federasyonu (La Federation des Artistes) başkanlığı yapmıştır. Bu başkanlık hapis ve sürgün hayatı da getirmiştir. Endüstri devrimi, pozitivizm, sosyal ve politik alanlardaki dönüşüm onu bire bir etkilemiştir. Kendisini bu dönüşümün bir parçası hissetmiş, sanat tarihine sansasyonları, öncü çalışmalarıyla imza atan sanatçı realist akımın öncüsü olarak, gözleme dayalı birçok resminde olayları olduğu gibi aktarmıştır.


Önemli resimlerinden biri olan ‘Taş Kırıcılar’ da yol kenarında çalışan iki işçiyi konu almış, işçilerin yüzünü bize göstermeyerek önemli olanın iş ve emek olduğunu vurgulamıştır.


                                                  Courbet, Taş kırıcılar



Courbet’in dedesinin ölümünden etkilenerek yaptığı ve yine önemli bir resmi olan, ‘Ornans’ta Cenaze’, anti hiyerarşik duruşun ifadesidir. Rahibin her zamanki haliyle kitabını okuması, mezar kazıcı adamın onun işini bitirmesini beklemesi, topluluğun sadece bu tören için orada oluşlarını yansıtan katı ifadeleri, hep gerçekçilikle bağlantılıdır.
                                              Courbet, Ornans’ta Cenaze


Courbet, Gombrich’ in 19. yüzyıl sanatını ifade ederken betimlediği gibi, kendi adına düşünme korkusuzluğunu ve inatçılığını gösteren nefret edilen ya da aşırı sevilen bir karakter olarak güzelle çirkini yan yana getiren sıra dışı bir sanat anlayışının kapılarını açmıştır.


Köy kökenli Jean François Millet resimleriyle, köylülerin yaşam koşullarını resim yoluyla  değiştirmek değilse bile, kırsal yaşama ilgi çekmeyi, köyü ve köylüleri sevdirmeyi amaçlamıştır.


Başak toplayan kadınlar resmi figürlerin yüzlerinin olmadığı emeğin vurgulandığı önemli bir resimdir.
                                                      J.F.Millet Başak Toplayanlar



Kent kökenli Honore Daumier, resimlerinde işçi sınıfının kentteki iyileri, politikacılar ve avukatların ise kentteki kötüleri temsil ettiğini, kötülerin iyileri acımasızca katlettiklerini göstererek kamu vicdanını uyandırmaya çalışmıştır. Ayrıca dönemin politikacılarının büstlerinin karikatürize edilmiş halleri bariz bir yergi içerir.


Dönemin düşünürü Proudhon’un eğitsel sanat arzusunun karşısında Emile Zola şunları savunmuştur: ‘Hayret, elinizde yazı var, söz var, istediğiniz her şeyi dile getirebilirsiniz ama eğitmek ve öğrenmek için çizgiler ve renkler sanatına başvuruyorsunuz. Biraz insaf edin, her zaman sağduyulu olmadığınızı unutmayın. Eğer bir parça sezgi sahibiyseniz bizlere ders verme hakkını felsefeciye, bizde çoşkular uyandırma hakkını da ressama bırakın. Sanatçıdan öğretici olmasını isteyebileceğinizi sanmıyorum ve ne olursa olsun, bir tablonun kitlelerin ahlakı üzerinde bir etki yapabileceğinizi kesin olarak kabul etmiyorum.


20. yüzyılda yaşanan toplumsal olaylar, dünya savaşları, iç savaşlar sanatçının öznesi olmuştur. Bu yüzyılın en bilinen sanat ürünü olan Guernica’ yı yaratan, üç boyutlu nesneyi iki boyutlu bir düzleme indirgeyen, renkten çok nesneyle ilgilenen sanatçı Pablo Picasso, 1881’de İspanya Malaga’ da doğdu. O’nun için konuşmayı öğrenmeden resim yapmaya başladı denir. Bunda resim öğretmeni olan babasının etkisi elbette yadsınamaz fakat o bir resim dahisidir.


On altı yaşında Madrid Kraliyet akademisine onur öğrencisi olarak kabul edilmiştir.


Picasso, İspanya’dan 1904’te ayrılıp Paris’e yerleşmiş, 1934’ten sonra ülkesine bir daha dönmemiştir. O Paris’te yaşayan, damarlarında anarşizmin kol gezdiği bir İspanyol sürgündür.


Picasso’ya göre ‘Bir resim yıkmalardan oluşan bir toplamdır.’


Guernica’ yı da bir yıkımın ardından yaratmıştır.


İspanya 1931’den başlayarak çalkantılı bir siyasi sürece girmiştir. Ayaklanan işçiler, general Franco ordusu ve faşist İtalya’ nın yardımıyla kanlı baskılara maruz kalıyordu. 1936’daki İspanyol iç savaşı faşist İtalyan ve nazi Almanya’sının yardımıyla bastırılmaya çalışılıyordu. 26 Nisan 1937’de Bask bölgesindeki 10.000 nüfuslu Guernica kenti, Alman bombardıman uçakları tarafından üç buçuk saatte tamamıyla yok edildi. Ve böylece Guernica iç savaşın dehşeti olarak dünyaya yayıldı.


Picasso bu olayın etkisiyle Guernica resmine başlamış ve 45 taslaktan sonra koca bir duvarı boydan boya kaplayan büyük boyuttaki bu resim, Paris Dünya Fuarının İspanyol pavyonunda Haziran ayında sergilendi. Resimde ne uçak ne kent yıkımı ne patlama görülür. Resimde kucağında ölü çocuğuyla acı çeken anne, yaralı bir at, tanrının oradaki varlığını simgeleyen bir ampul, kolları açık elinde kırık kılıcıyla yatan bir isyancı heykeli, resimdeki ayrıntılardan birkaçıdır.


Guernica, faşizme, savaşın acımasızlığına karşı tepkisel bir çığlıktır.


Picasso, halkının sindirilmesi için yapılan bu faşist saldırıyı  resmederek Guernica’yı dünya çapında önemli bir yere oturttuğu gibi, 20. yüzyılın en çarpıcı ve önemli sanat ürününü de yaratmış oldu.


Sanatçı Guernica bombardımanının hemen ardından yaptığı resimde acısını, isyanını geleneksel bir resim tarzıyla uygulasa da yapıt modern zamanların soyut, çağdaş bir savaş karşıtı simgesidir.
                                                   Picasso Guernica


Picasso, Courbet, Daumier, Millet ve toplumcu resimler yapmış daha birçok sanatçı belki de sanatın salt sanat için olmadığının bir simgesidir.


Sanatçının duyarlı kişiliğinin sancılarıyla doğan bir yaratı olan sanat ürünü, elbet toplum gerçekliğinden etkiler taşıyacak ve elbet bundan beslenecektir.

Düşünbil Dergi 2011 Mart Sayısı

2 yorum:

sırrakalem dedi ki...

toplumcu gerçekçiliğin resimdeki yansımaları...eline sağlık :)

Adsız dedi ki...

Çok faydası oldu sınav öncesi bu yazıyı okumak gerçekten işe yaradı