7 Eylül 2013 Cumartesi

Yaz bitti! Arkasından el salla!

Sevinçli bir telaşa mı girsem, gevşesem akışına mı bıraksam, ne halt etsem bilemiyorum. İki arada bir deredeyim. Sıcacık tutacak ev botlarından aldım kabasakalla kendime, yetmedi pofuduk halılar aldım, kahve stoğuna başladım. Bu yüzdendir sevinçli telaşım. Zaten beş kedimiz de halihazırda mevcut. Kış için ev içi şartlar sağlandı. Ama sorun zaten ev dışı şartlarda. Bunun yağmuru var, şemsiye taşıma problemi var, sokak hayvanlarının soğuk zeminlerde yaşaması var, onlar için koyduğumuz kuru mamaların ıslanma sorunu var, yaptığımız kedi evlerini parçalayan hasta ruhlu insanlar var, iki yağmurla tıkanan altınyol trafiği var (gerçi sabah kalkıp işe mi gidiyorum bana ne! ), yağmur yüzünden kapalı mekanlara tıkılma sorunu var, o mekanların düzgün havalandırılmaması sonucu ağır kokular var, eldiven kullansam mı kullanmasam mı ikilemi var. Var da var işte!
Yaz iyidi, iki parça kıyafetle sokağa çıkıyorduk, çantaya da sadece telefonla cüzdanı atıyorduk. Bişileri taşıma, unutma, kullanma sorunsalı olmuyordu. Oh kafamız rahattı.
Acaba son günlerde artan mide ağrımın nedeni kışın gelmesi mi?..
Buna niye mi bu kadar taktım? Daha eylül bitmeden kış geldi. Geçen gün Urla' daydık, ayol balkonda polarsız oturamadık. Biralarımızı üşüyerek içtik. Deniz desen girilecek gibi değil. Dalga kumu bulandırmış, yosunu kıyıya vurdurmuş per perişan bir haldeydi. Tabi gene girdik. Ama suda yarım saat bile duramadık. Dedik kumsalda oturalım bari. Oturduk, huzur bulduk, güneşi son defa vücudumuza emdirdik. Lakin o rüzgar yok mu o rüzgar! O kumları aldı aldı lensli gözlerime doldurdu. Hala yanıyor gözlerim, o kadar perişan oldum :)
Ama yine de bacaklarımızı ısıtan güneş vücüdumda tuzun yarattığı gerginlik bütün bir kış yetecek kadar iyi geldi.








Hiç yorum yok: