Bilgisayarımın şarjı az. Bi cafede ortamın uğultusundan kurtulmak için mp3 çalarım kulağımda. Aa oysa örtmenim tek başımıza bir cafeye gidip, yan masadakileri dinlememizi salık vermişti :)) Amaç insan malzemesinin davranışı, başka bi merakımız yok yani. Niyetimiz iyi :)
Öykü günleri bitti. Oranın da uğultusu sinir bozucuydu, insanların saygısızlığı bazen sinir bozuyor. Çayımdan bi yudum aldım. Pencereler buğulu, dışarıda ne yazık ki yağmur var. Evet insanlar çoğu zaman sinir bozucu malzemeler... Latife Tekin'in olduğu konuşma iyiydi. Sansür ve edebiyat. Tabi kendisi sansürü dillendirmek bile istemedi ki iktidara malzeme olmasın. İktidara çaktırmadan yapılan muhalefete tepkiler aldı. Dedi ki, edebiyatçı okurunu iktidarın giremeyeceği yerlere götürmelidir. Ben onun olduğu şeyi red ettiğim için o bana karşı.. Benim red ettiğime talip olduğu için ben o dilde konuşmaya tenezül etmedim.
Sonra Yeşim Dorman ilk baskının kadına yapılan cinsel baskı olduğundan konuya girdi. Bunun bir rüyayla resmini çizdi. Ve sevgi sansürünün gizli faşizm olduğunundan bahsederken aslında baskıladığımız sansürlediğimiz hislerin başka bir yerde metafor olarak açığa çıktığından bahsetti ki ben bunu çok sevdim ;)
Küçük bi kız gibi görünen Mine Söğüt'se, hayatta edepliysem edebiyatta edepsiz olmak isterim, dedi. Diyeceğimi demiyormuş gibi yapmaya başlarsam kendimi kötü hissederim, de dedi. Ve, iktidar ne derse desin kişinin kendi içindeki iktidarla hesaplaşmanın daha önemli olduğunu söyleyerek Latife Tekin'le ufaktan atıştı :)
Müge İplikçi, gazeteci geçmişine tekrar döndüğünü, düşüncelerini artık sadece edebiyatla anlatamamaya başladığını söyledi. Ve çoğunluğun edepsizleşmesinden ve artık bunun makbul karşılanmasından rahatsızlığını dillendirdi.
Öykü günlerinin onur konuğu Leyla Erbil beklediğimden yaşlıydı. Gel gör ki ben sadece Tezer Özlü ile mektuplaşmaları dışında kadına ait herhangi birşey okumadım şu zamana kadar. Şu zamanda ise örtmenime danışmam gerekecek :)
Yağmur gözle zor görülecek kadar azaldı. Hımmm yazarlık atölyemiz ise ilk dersten anladığım adarıyla tadından yenmeyecek. Enteresan bi kızlar voltranı oluşturduk hissine kapıldım gidiyorum. Yeni anneden tutun da deneyimli anneye, ben gibi bekarlara, boşanmışlara, işinden muzdarip olanlara, işini bitiren emekli olanlara bütün kızlar toplandık modundayız.
Örtmenimiz daha ilk dersten ödevi verdi ki ben o ödevi tadını çıkara çıkara yapmak istediğimden hala başlamadım. Zira ödevden korkmuyor da değilim çünkü ödev kazık! Kendinle yüzleş, diyor! Sevinçli bir telaş içine soktu bu ödev beni.
Bu iyi işte, yağmur dindi. Akşama kedi'deyiz. Kedi iyi, ellerinizden öper.
Ay Carmela deyip, deparı atıyorum!