19 Nisan 2012 Perşembe

Gecenin yağmurlu bi vaktidir

İstanbul'a geldim geleli zaman kavramımı yitirmiş gibiyim. Gün, saat... Ne varsa durdu karıştı.
Bu şehirde yaşayan arkadaşlarım hayırsız demeye başladı, geldin geleli bizi aramıyorsun diyorlar.
Artık burdayım ya, misafir değilim ya burda, nasısa görüşürüz modundayım. İyi mi yapıyorum kötü mü bilmiyorum. Ama benim canım arkadaşlarım bana kızmaz biliyorum :)
Yaptığım şeyler, elimin altındaki kitabı okumak, arada bi yemek yapmak, beyoğlu'na gitmek o kadar
Fırtına gene başladı, camlara vuruyo yağmur. Bu sesi dinlemek güzel. Kendi kendime olmak hoşuma gidiyor. Hele şu seramik mugla kahve içmek öyle keyif veriyor ki! Kendisiyle muhteşem ikili olduk, nere gitsem elimde

Bir de şu şarkı... Fikret Kızılok. 16 yaşından 26 yaşa hala aynı tokatı atıyo suratıma :)



''benim aşkım beni geçti/damla damla gönül deşti/ben değil, o yolum seçti/dağlar, duman olur/çayır, çimen olur/ben yari görmezsem halim yaman olur



2 yorum:

Maya dedi ki...

Mug'ın gerçekten çok güzel ama, benim de gönlümü aldı :) ve Fikret Kzılok diyorum, "gecenin ta üçünde" diyorum, gidiyorum :)

Arkaik Harfler dedi ki...

evet ilk o şarkıyla fikret kızılok dinlemeye başlamıştım :)