8 Ağustos 2012 Çarşamba

Kedi Canını Senin!

Bugün fena sıcak bi gün. Dışarının kavurucu esintisinden korunmak için panjurları sıkıca kapatıyorum. Evin içi gayet karanlık oluyor veee ben buna bayılıyorum!
Kedimse sıcaktan evin en serin köşesinden çıkmıyor saatlerce. Çıktığında da arka patileri iki yana açmış, ön patileri öne doru germiş yatıyor ayağımın dibinde. 
Bir yandan da gözümün içine 'hadi gel azcık göbeğimi kaşı sora da gıdıma el at sora bi üşenme de şu tarağı alıp alıp tüylerimi bi tarıyıver' dercesine bakıyor.
Lakin benden umudunu kesip gene o çok sevdiği serin köşelerden birine çekiliveriyor.
Kedim, ben evde yokken, annemin dediğine göre, geliş zamanımı anlar, kapıya koşar ve orda beni beklermiş.
Bu nası bi içgüdü bilemiyorum. Belki de 6 yıllık dostluğumuzdan... E peki şimdi de kabasakalı beklemesi nedendir? :)
Kedim, benden çok anneme bağlıdır. Annemin o deli gibi sevişlerine hiçç sesini çıkarmaz.
Ama hele evimize benim sevmediğim karakterler gelsin... O patilerden tırnaklar çıkaarrrrr, 'hanimişşş kedicikkk' diye uzanan ellere patlayıverirr. Ve ardından ggııırrr veee tttııssss sesleri...
Annem kadar ya da annemden çok kabasakalı seviyor sanırım. Şimdi de onun eve geliş saatlerini hissediyor ve o gelmeden 5-10 dk evel kapıya gidip uzanıveriyor :) Gelince de bi sevişme bi sevişme... O ayaklara dolanmalar, mmmııyyykkk lar, kuyruk titretmeler, beni sev yatışları...
Kedileri anlamayıp onları vefasızlıkla nitelendirenleri bu ve biçok sebepten anlamam.
Kısacası kedi candır! :) Hele o patiler kıtır kıtır yemek içindir, hele hele o mini kimi zaman koca ağızlarsa öpülmek içindir! :)

Hiç yorum yok: