En sevdiğim yazarları düşündüm bir an. Mesela biri bana en
sevdiğin yazar kim dese, ne derim…
Aklıma hemen İhsan Oktay Anar geldi, sonra Ursula K.Le Guin geldi, sonra Isabel
Allende sonra Paul Auster sonra… Sonra biraz durdum ve yuh dedim Tezer Özlü’yü
Sevgi Soysal’ı nerde bıraktın!
Yazarlar değişik ilham kaynağı. Mesela Paul Auster
okuyana kadar Amerika umrumda değildi, hep aşağıladım hep sevmedim. Sonra Paul
Auster’dan sonra Brooklyn’e taktım. Hani bir şeyi aklınıza koydukça hep o şeyle
ilgili bilgilere rastlarsınız ya, her yerde Brooklyn’e rastladım. Sonra o aralar sevdiğim kadın ressamlardan olan Georgia O’keeffe’in
hayatını didiklerken onun doğduğu Wisconsin ve sonraları ünlü fotoğrafçı Alfred
Stieglitz’le yaşadığı New York’la birlikte Amerika’ya burun kıvırmalarım yeni
bir heyecana dönüştü. Bu sırada
Kabasakal’ın Amerikan siyasi tarihi bilgilerinden yararlanarak harita üstünde
de gezinir oldum. Amerikan tarihiyle ilgili bir şeyler okumaya başladım. Şimdi
işi biraz büyütüp Milli Eğitim Bakanlığının Amerika’ da yurt dışı yüksek lisans
bursunun peşindeyim. Hayalimin başındayım takipteyim :) Tabi başka seçenekler de
var. Mesela Barcelona, Katalanlar, Endülüs… Muhteşem Endülüs mimarisi, erken
dönem Osmanlı mimarisiyle iç içe ve benim için şahane bir araştırma alanı. Ya da İngiltere’ de Bizans Mimarisi. Burada
birkaç üniversite Türkiye’den öğrencilere Bizans çalışma olanağı veriyor.
Şehirler hayatımın her döneminde bana ilham verdi. Örneğin
ben ortaokulda İtalya’yı, Floransa’yı tanıdığım için sanat tarihçisi oldum.
Floransa bana ilham vermeseydi belki maliye okurdum! Hah hay şaka, elbette
okumazdım!
Mesela instagramda özellikle Avrupa’dan ve Amerika’dan
insanları takip ediyorum. Elbette bu insanların da yemek, selfie, makyaj gibi
ıvır zıvırla uğraşanlarını değil,
yaratıcı ilham verici fotoğraflar çekenlerini takip ediyorum. Örneğin
Kuzey Avrupa mimarisini oldum olası severim ve burada yaşayan birkaç kişinin
fotoğrafları çok heyecanlandırıcı. Ya da MoMA yani The Museum of Modern Art var
ki!
Hiç gitmediğim bir memleketin insanından o şehri öğrenmek, o
şehir insanlarının neler ürettiğini görmek şahane.
Gitmeyi umduğum ülkelere şimdilik bu şekilde yakınlaşmak da
güzel.
Her şey ufak bir heyecanla başlıyor. Sonra büyüyooor da büyüyor!